Psikolojik açıdan Küçük Prens eserini incelemeden önce elbette ki yazarın hayatına bakmak anlamlı olur. Çünkü şüphesiz ki her eserin bir şekilde yazarla ilgisi bulunur. Her ne kadar kendisini tam anlamıyla soyutlamaya çalışsa da yaşadığı bölge, coğrafya, kültür seviyesi ve özel hayatını görürüz eserlerde. Burada da bunu bilerek psikolojik tahlil yapabilmek çok daha isabetli olur. 1900 yılında Fransa’nın Lyon şehrinde dünyaya gelen Antoine de Saint Exupery için hayat hiçbir zaman kolay olmadı. Beş kardeşli bir aile hayatına sahip olmasına karşın daha dört yaşındayken babasını kaybetti. Sonrasında ise hızlı bir ekonomik krizle sarsıldı aile. Her ne kadar Aristokrat bir gelenekten gelmiş olsa da fakirlik çok etkiliydi. 

Kendisini ise her zaman iyi hissettiği tek yer evlerinin yanında bulunan havacılık okuluydu. Hayatını değiştiren hamle ise 12 yaşındayken bir pilotun talebiyle uçağa binmesi oldu. Muhteşem bu duyguyu hayatı boyunca unutmadı. Ancak yine de çok sevdiği annesinin ısrarıyla denizcilik okuluna gitti. Sonrasında ise askerlik yaparken Fransız Hava Kuvvetleri’ne dahil oldu. Pilotluk eğitimlerini nihayet alarak kendisini geliştirdi. Askerlik bitince ise Paris’e giderek kamyon satıcılığı yaptı.

Küçük Prens’in Ortaya Çıkışı

Yeniden uçuşlara başlaması ve sonrasında Tunus uçuşunda çöle inmesi ise Küçük Prens kitabına ilham oldu. Dört günlük kayıp hayatı sonrasında bedeviler tarafından bulunan Fransız yazar, II. Dünya Savaşı sırasına da pilotluk yaptı. Ardından işgal edilen ülkesini terk edip ABD’ye yerleşti. Burada Küçük Prens kitabını yazarak popüler oldu. ABD ordusu adına katıldığı Kuzey Afrika operasyonu sırasında uçağı vuruldu. 1944 yılında ölmüş olmasına rağmen cesedi 2000 yılında bulunan Antoine de Saint Exupery hayatının yolcuğunu bu eserde verdi.

Yolculuk Arketip Analizi

Yazarın hayatını bu kadar uzun anlatmamızın ana sebebi Küçük Prens hikayesinde olay örgüsüyle bağlantılı olmasıdır.  Eserimizde yolculuk arketipi bulunduğunu söylemek yanlış olmayacaktır. Halihazırda hikâye bu şekilde başlarken bir uçağın çöle düşmesiyle mitolojiye atılar bulunur. Baktığımızda birçok mitolojik eserde bu yolculuk süreci kullanılagelir. Aslında burada uçak yolculuğu ile insanın iç yolculuğu arasında bağlantı kurma amacı vardır. Çünkü kahramanın yolculuğa çıkmasıyla başına gelecekler başlar. Şüphesiz ki yazar, o zorlu günlerini hatırlayarak bu olayları yazmıştır.

Dört günlük kayıp dönemindeki krizleri ve durumları bir metafor kullanımıyla ifade eder. Aslında kendi iç dünyasına döndüğü en kritik dört gündür o. Çeşitli sıkıntı ve zorlukların ortaya çıkması da bir türlü seviye atlama amacına hizmet eder. Yolculuk boyunca yol kesen ve engel teşkil eden unsurlardan kurtulmayı amaçlar. Bu süre zarfında onları tanıma ve anlama fikri de bulunur. Sonrasında ise ya aklını kullanır ya da ilahi bir yardım sonucunda yola devam eder.

Hayat Yolculuğunda Karakter Analizleri 

Eser boyunca çok güçlü anlatımlar var olurken yine de sade dilden taviz vermez yazar. Ayrıca sorumluluk, bağlılık özelinde de vurguları çok vardır. Söz konusu yolculuk boyunca ana karakterler hep bir sembolü resmeder. Bunları şu şekilde sıralayabiliriz;

Kral: Her şeyin hâkimi olduğunu ve gücü tek başına sağladığına inanan yalnız tip.

Sarhoş: içki içerek unutmayı amaç edinen bir kahraman figürü olup utanç ana sorunudur.

İş insanı: Devamlı dünya hayatına dair hesaplar içerisinde kalmış ve yıllarını feda etmiş bir karakter.

Diğer bekçi, kaşif, demiryolu makasçısı ve satıcı kahramanları da yine bu şekilde aslında her insanın hayatında olan tiplerdir. Belli görevlere sahip olup hiçbir aykırı tavrı olmayan insanlardır. Burada toplum içerisinde düşünme ve sorgulamanın yapılmadan kabul etme tarzlarına eleştiri bulunur. Ayrıca çocuk ve yetişkinler arasındaki ayrımı da çok net bir şekilde görmek söz konusudur.

Belki de hikâyenin en önemli noktalarından bir tanesi sayılara vurgu meselesidir. Yetişkin insanların sadece sayılarla ilgili sorular sorması, bilimsel ve net gerçekliklere dayalı hayatlarını gösterir. Bireysel anlamda fark yaratacak cümleler kullanmadıkları gibi hiçbir soru da sormazlar. Buradaki karakterlerin birçoğu bencil, yetişkin ve materyalist özelliklere sahiptir. Hayatın içinde var olan insanları resmettiği de bizlerde bu karakterler gibi olabiliriz.

Hayal Gücü Analizi

Birçok farklı noktada hayal üzerine de düşünme söz konusudur. Küçük Prens yolculuğu sırasında kahramanın üzerinde durduğu asıl meselelerden bir tanesidir. Giderek büyüyen ve yetişkin olan insanların aslında insanlıktan kopmasını anlatır. Yazar, bir ev tanımı yaparken detaylardan ya da güzelliklerden bahsetmenin anlamsız olduğunu söyler. Çünkü yetişkinlere anlatırken ne kadar güzel olduğunu belirtmenin hiçbir karşılığı yoktur. Sadece evin fiyatını söylerseniz de hayretler içerisinde sizleri dinleyeceklerdir. İşte buradaki net ayrımla birlikte hayal gücünün olmadığı insanların dünyadan zevk almadıkları sonucuna varır.

Somuttan Soyuta Yolculuk Kavramı

Sonuç kısmında ise tüm problemleri geride bırakarak huzura erme ortaya çıkar. Hedefleri tamamlayarak amacına ulaşım ve kaosu bitirmiştir. Buradaki yolculuk ve elbette ki kaos tanımı aslında soyuttur. Her ne kadar uçak yolculuğu kazası ve sonrasında yaşananlar somut olsa da bir sembol tanımı bulunur. Detaylara indiğimizde aslında ruhsal bir yolculuk ve bireyin kendisini bulma çabasından hareket ettiğini görürüz. İnsanın özüne yolculuğu Küçük Prens için en iyi konu anlatımı olur.

Öze Dönüş Yolculuğu

Küçük bir çocuk gözünden tüm dünya gerçekliklerinin al aşağı edilmesi olayı da bir isyanın sonucudur. Herkesin en kutsal gördüğü para, unvan ya da benzeri materyalist unsurların değersizliğini gösterir. Bu ise ancak kişinin kendisine doğru harekete geçmesiyle olur. Kocaman bir çölde kendisini yalnız hisseden insanın bir kuyu araması gerekir. Herkesin kendi içindeki kuyuyu bulabilme umudunu taşımasını ister yazar.